|
Post by Admin on Jun 14, 2019 14:54:22 GMT 3
Daha önce de esir düşmüştü ama hiç böylesini yaşamamıştı. İnsan Kastilya kralı olunca esareti de lüks oluyordu. Yine de şimdi, bir senelik oda hapsinin ardından, elleri ve gözleri sıkıca bağlanmış bir hâlde atlı arabanın içinde Aragon toprakları olduğunu düşündüğü yere doğru ilerliyordu. Saatlerce duyduğu tek şey sürücünün durmayan ıslığıydı. *** "Kazandım. Bundan nefret ediyorum, hep ettim fakat görevim olan şeyi yapmaktan da asla geri durmadım." *** Birkaç okun vızıltısı yaklaşırken ıslık sesi durdu. Juan dudağını ısırdı. *** "Kan döküldü. Kralı öldürdük. Fakat artık benden bu kadar, artık çocuk değilsin." *** Çeliğin çelikle çarpışması çok çabuk kesildi. Onu götürenler her kimse, buna hazırlıklı değillerdi. Haydutlar mıydı onu yakalayanlar, kiralık katiller mi? Vagonun kapısı açılırken içeriye gecenin soğuk rüzgârı girdi, haddini bilmez bir el omzuna dokundu. Ardınan göz bağını çözmeye başladı. Adamın ellerindeki sıcacık kan, kralın kuru dudaklarını ısıtıyordu. *** "Kopuzu bırak, kitaplara ara ver. Hükmet Eflak'tan..." *** "...Badajoz'a, kullarınız sizi bekliyor; Majesteleri." Don Álvaro'nun sesiydi bu, kurtulmuştu. "Artık müzik durdu..." *** "Şimdi çelik ve mürekkebin sesi yankılanacak semâlarda. Ve sen cihana hükmedeceksin, oğlum."
|
|