Post by Benelüks on Nov 23, 2018 7:14:17 GMT 3
Avrupa'nın savaş makinesi ışıl ışıl parlıyor, harıl harıl işliyordu. Ekonomi düşerken yumruklar yükseliyor, fabrikalar kapanırken kırmızı renk modada değer kazanıyordu. İskandinav ülkeleri tarafsız olmayı seçmişlerdi; lakin güneyden, batıdan ve doğudan gelen tehditler onlara çalkantılı bir dönemi müjdeliyordu. Tehlikeli zamanlar tehlikeli kararlar gerektirirdi.
Augustus, hem eski bir asker olması hem de politikayla yakından ilgisi olması vasıtasıyla, avrupadaki değişimleri yakından takip etmeye özen gösteren ve bu konuda sorun yaşamayan bir kişilikti. Bildiği İskandinav dillerinin yanında İngilizce ve Almanca gibi yaygın olan dillere de hakimdi ve bu onun dünya medyasına olan erişimini oldukça kolaylaştırıyordu. İsveç halkı eğitimli, oturaklı ve üretken bireylerden oluşuyordu. Geçmişte büyük imparatorluklara kafa tutmuş bu ülkenin mirasçıları, doğru koşullar altında Avrupa'nın herhangi bir savaş makinesini alaşağı edebilirdi. Fakat İsveç halkı özellikle bilgilendirilmemişti. Bu Augustus'un özellikle altını çizdiği bir durumdu ve çoğu zaman da kendisinin zoruna gidiyordu.
Sovyetlerin çeşitli devletlere yaptığı uyarının ardından gazetesini hışımla katlayarak ayağa kalktı ve haftasonu için dinlenceye çekildiği evinden Stokholm'ün parti ofisine varana kadar durmadı. Bir haftalık sıkı bir çalışmanın ardından çok büyük bir miting tertipleyerek halkın önüne çıktı. Elinde öfkeyle sarstığı eski bir gazete küpürü, gözlerinde suçlanmışlığın alacalı öfkesi, ardında ise İsveç Kraliyet Nişanı vardı.
"Bu insanlar," bağırışı meydanda yankılandı, "İsveç'i faşizm düşüncesini barındırmakla suçluyor, doğrudan ülkemin güzelim insanlarını aptallıkla itham ediyorlar!" Augustus beyaz eldiveninin iki parmağı arasında tuttuğu gazete küpürünü parmakları arasında şık bir hareketle parçaladı ve rüzgara doğru savurdu. "Avrupanın savaş makinelerinin çarklarının sesleri uzaktan duyuluyor, lakin benim halkım bu seslere sağır bırakılıyor. Eskiden bizlere 'Kuzeyden gelen aslan' derlerdi, Avrupa'nın protestanlarının gönüllerini titretmiş bir halkın üzerinden geçirtmem, milletimin her bireyinin sonuna kadar bilgilenmesi gerek!" Diyerek devam ettiği konuşmasını son dönemde Avrupa'da olan gelişmelerden ve bu gelişmelerin sonucunun ne olduğundan bahsederek sürdürdü. Miting boyunca ilgiyi canlı tutup insanların duygularına hitap eden Augustus, İsveç halkı arasında git gide popüler bir lider olmaya devam etmekte. İsveç için güçlü ve parlak bir gelecek vaadi olması ve yapacaklarını insanlara yol göstererek açıklaması çekici görülüyor.
Augustus, hem eski bir asker olması hem de politikayla yakından ilgisi olması vasıtasıyla, avrupadaki değişimleri yakından takip etmeye özen gösteren ve bu konuda sorun yaşamayan bir kişilikti. Bildiği İskandinav dillerinin yanında İngilizce ve Almanca gibi yaygın olan dillere de hakimdi ve bu onun dünya medyasına olan erişimini oldukça kolaylaştırıyordu. İsveç halkı eğitimli, oturaklı ve üretken bireylerden oluşuyordu. Geçmişte büyük imparatorluklara kafa tutmuş bu ülkenin mirasçıları, doğru koşullar altında Avrupa'nın herhangi bir savaş makinesini alaşağı edebilirdi. Fakat İsveç halkı özellikle bilgilendirilmemişti. Bu Augustus'un özellikle altını çizdiği bir durumdu ve çoğu zaman da kendisinin zoruna gidiyordu.
Sovyetlerin çeşitli devletlere yaptığı uyarının ardından gazetesini hışımla katlayarak ayağa kalktı ve haftasonu için dinlenceye çekildiği evinden Stokholm'ün parti ofisine varana kadar durmadı. Bir haftalık sıkı bir çalışmanın ardından çok büyük bir miting tertipleyerek halkın önüne çıktı. Elinde öfkeyle sarstığı eski bir gazete küpürü, gözlerinde suçlanmışlığın alacalı öfkesi, ardında ise İsveç Kraliyet Nişanı vardı.
"Bu insanlar," bağırışı meydanda yankılandı, "İsveç'i faşizm düşüncesini barındırmakla suçluyor, doğrudan ülkemin güzelim insanlarını aptallıkla itham ediyorlar!" Augustus beyaz eldiveninin iki parmağı arasında tuttuğu gazete küpürünü parmakları arasında şık bir hareketle parçaladı ve rüzgara doğru savurdu. "Avrupanın savaş makinelerinin çarklarının sesleri uzaktan duyuluyor, lakin benim halkım bu seslere sağır bırakılıyor. Eskiden bizlere 'Kuzeyden gelen aslan' derlerdi, Avrupa'nın protestanlarının gönüllerini titretmiş bir halkın üzerinden geçirtmem, milletimin her bireyinin sonuna kadar bilgilenmesi gerek!" Diyerek devam ettiği konuşmasını son dönemde Avrupa'da olan gelişmelerden ve bu gelişmelerin sonucunun ne olduğundan bahsederek sürdürdü. Miting boyunca ilgiyi canlı tutup insanların duygularına hitap eden Augustus, İsveç halkı arasında git gide popüler bir lider olmaya devam etmekte. İsveç için güçlü ve parlak bir gelecek vaadi olması ve yapacaklarını insanlara yol göstererek açıklaması çekici görülüyor.