Post by Admin on Nov 20, 2018 19:59:13 GMT 3
"Harabelerden korkmuyoruz. İspanya'nın ve Amerika'nın saraylarını ve kentlerini işçiler inşa etmişti. Tekrar yapabiliriz. Burjuvazi tarih sahnesini terk etmeden önce kendi dünyasını yok edebilir ama bizim kalbimizde yeni bir dünya var, her an büyüyen bir dünya. Ben seninle konuşurken o büyüyor."
-Libertarias
Yıl Hristiyanlığını üzerine Batı'nın sömürgesine karşı bir kalkan olarak almış Etiyopya'nın Pontin bataklığının şişmiş su kurbağasının kaygan ellerine geçmesiyle başladı. Fikir babasının terk ettiği Milletler Cemiyeti barışı sağlamakta başarısız olmuş ve dünya savaşa giden yolda tepeden serbest bırakılmış ufak bir kar tanesi gibiydi. Barışı sağlamaya Versay'da ant içmiş İtalya, yaşlı Roma kartalının peşinde yarattığı yeni Sezar'la koşmaktayken Türkiye karanlığın içinde boğazlarını Montrö'de geri aldı. Eşcinsel bir İngiliz "Hesaplanabilir Sayılar" adlı makalesinde "Turing makinesi"ni tanıtırken yılın 198. gününde İkinci İspanya Cumhuriyeti'nin ordusu, özgürlükçülerin tekrar dümeni ellerine aldıkları ülkede bir darbe için kollarını sıvadı. General Franco, Fas ordusuyla anakaraya yürürken Emilio Mola da Navarre'dan güneye indi. Bir evlilikle bağlanmış İspanya halkı, zulümün ardından kendini kurtardığı sandığı öylece bırakmaya niyetli değildi. Darbe başarısız oldu ve bir yanda sosyalistler ve komünistlerin oluşturduğu Cumhuriyetçiler, öbür yanda kraliyetçilerle ordunun yan yana olduğu Milliyetçiler ile İspanya İç Savaşı başladı.
Marx'ın istediği gibi dünyanın tüm işçileri değil belki ama en azından tüm aydınları kol kola girmiş İspanyol ordusunun süngülerini göğüslemeye başlamıştı. Orwell distopyayı belki de yoldaşlarının arasında öğrenecekti.
-Libertarias
Yıl Hristiyanlığını üzerine Batı'nın sömürgesine karşı bir kalkan olarak almış Etiyopya'nın Pontin bataklığının şişmiş su kurbağasının kaygan ellerine geçmesiyle başladı. Fikir babasının terk ettiği Milletler Cemiyeti barışı sağlamakta başarısız olmuş ve dünya savaşa giden yolda tepeden serbest bırakılmış ufak bir kar tanesi gibiydi. Barışı sağlamaya Versay'da ant içmiş İtalya, yaşlı Roma kartalının peşinde yarattığı yeni Sezar'la koşmaktayken Türkiye karanlığın içinde boğazlarını Montrö'de geri aldı. Eşcinsel bir İngiliz "Hesaplanabilir Sayılar" adlı makalesinde "Turing makinesi"ni tanıtırken yılın 198. gününde İkinci İspanya Cumhuriyeti'nin ordusu, özgürlükçülerin tekrar dümeni ellerine aldıkları ülkede bir darbe için kollarını sıvadı. General Franco, Fas ordusuyla anakaraya yürürken Emilio Mola da Navarre'dan güneye indi. Bir evlilikle bağlanmış İspanya halkı, zulümün ardından kendini kurtardığı sandığı öylece bırakmaya niyetli değildi. Darbe başarısız oldu ve bir yanda sosyalistler ve komünistlerin oluşturduğu Cumhuriyetçiler, öbür yanda kraliyetçilerle ordunun yan yana olduğu Milliyetçiler ile İspanya İç Savaşı başladı.
Marx'ın istediği gibi dünyanın tüm işçileri değil belki ama en azından tüm aydınları kol kola girmiş İspanyol ordusunun süngülerini göğüslemeye başlamıştı. Orwell distopyayı belki de yoldaşlarının arasında öğrenecekti.