Post by Admin on Jul 20, 2018 14:14:28 GMT 3
''Siz ancak ahirette hür olacaksınız ve ne mutlu ki İmparatorluk alayınızı tez vakitte hür kılmayı niyet etti. Halihazırda bir tahrip makinesi bu çölü perdahlıyor, önünde duran bütün müttefiklerinizi, ailelerinizi, yuvalarınızı yakıp yıkıyor. Tez vakitte kaçacak bir yer, saklanacak bir yer vaki olmayacak. Tez vakitte aşina olduğunuz ve sevdalandığınız her bir zat kül olacak ve siz hür olacaksınız: Gebermeye!''
-Ahmet Cemal Paşa
Kışın üzerine çökmesiyle birlikte tüm Avrupa cephelerden kalkıp müttefik arayışıyla masadan masaya dolaşmaya başlamıştı. Savaşa hiç de katılmaya hevesli olmayan fakat bundan bir şey koparmaya niyetli İspanya, hırslı gözlerini çoktandır diktiği Cebelitarık'ın karşılığında tarafsız kalmayı kabul etti. Portekiz daha da kolay olmuştu.
Bacakları tir tir titreyen çocuklar, Batı Avrupa'nın derin siperlerinde hastalıklı bir kışı sınırlarda bekçilik yaparak geçirirken İngiliz Kraliyet Donanması, Akdeniz'de bir hayaleti kovalamaya çalışıyordu. Okyanusun ötesinde uyuyan bir dev, İtalya'dan gelen haberlerle gözlerini kırpıştırsa da Temsilciler Meclisi sağa sola dönmekle yetindi.
Çölde ise savaşmak için çok güzel bir mevsimdi.
Her şey Doğu Akdeniz'de basılan Fransız konsolosluklarıyla başladı. Divan-ı Harp kuruldu ve sulh vaktinde ihanet planı hazırlayanlar tüm bir Arabistan'ı sırtında taşıyan Cemal Paşa'nın hışmına uğradı: "Ayan azası olduğu için bekleme salonunda birkaç dakika beklemek bile kibrine dokunmuştu. Dik başlı, vekarlı bir adamdı. Kumandanın gösterdiği iskemleye kadar gururu devam etti. Fakat Cemal Paşa'nın harpten evvelki hesaplarını araştırdığını hissettiren vesikayı okuduğu zaman sarardı; bir su istedi ve ilk yudum boğazına takılarak bunalır gibi oldu. Ancak 'Beni affediniz.' diyebildi." Fakat Arap milliyetçilerden hiçbiri affedilmedi.
Henry McMahon, garnizonuyla korunan köşkünün içinde elinde muhtemelen bir kadehle Kahire'de yaşananları izlemekte ve sinsice gülümsemekteydi. Beyrut sokaklarını süsleyen kelleler, Hicaz Emiri Hüseyin'in isyan bayrağını göndere çekmesiyle sonuçlandı. Medine'de peygamber kabrini koruyan bir grup Türk, gün doğmadan kendilerini Araplarla çevrelenmiş buldular. Yemen'le olan irtibat kopmuştu.
McMahon'un kahkahaları taştan duvarlarda yankılanırken Cemal yalnızca ilerlemişti. Sina düştü, Süveyş'ten geçmeye çalışan gemiler Osmanlı toplarının hedefi oldu. Medine'de Çöl Kaplanı teslim olmayı reddediyor, Başkumandan Vekili Enver Kafkasya'da. Bir İngiliz masalı tüm Ortadoğu'da yayılıyor, hikâyeler değişse de bu adama Arabistanlı diyorlar. "Arabistanlı Lawrence"
"Ellerinizle çok şey yapmaya çalışmayın. Arapların kusurlu iş görmesi sizin mükemmel yapmanızdan iyidir. Bu onların savaşı, siz burada yardım etmek için varsınız. Onların yerine kazanmak için değil." -T.E. Lawrence