Post by Admin on Jul 9, 2018 22:22:37 GMT 3
"Avrupa bugün bir barut fıçısı gibi, liderlerse bir deponun önünde sigara içen adamlar. Tek bir kıvılcım hepimizi tüketecek olan patlama için yeterli olacak. Bu patlamanın ne zaman olacağını söyleyemem ama nerede olacağını söyleyebilirim. Balkanlar'daki aptalca bir şey her şeyi başlatacak."
Bismarck, belki de yakın tarihin gördüğü en büyük politikacıdır. Ama onun söyleyemediğini ben ekleyeyim: Şimdi.
Avusturya-Macaristan, iki başkentle ve çok ulusla mutlu mesut yaşayabileceğini sanmakla çok büyük bir hata yapmıştı. Bu yüzyılda öyle ya da böyle tüm imparatorluklar çözülmeye mahkûm. Bir garibanın başının altından çıktı her şey, tüm umutlarının tükendiği bir anda şoförlük yerli olmayan birine verildi. Suikast planlarından vazgeçmiş Gavrilo, bir şeyler atıştırdığı lokantanın önünden doğru düzgün eskortu olmayan kraliyet aracının geçtiğini gördü. Çıktı ve vurdu, tutuklandı. Sırplar kazanırsa heykelini dikerler, Almanlar kazanırsa biter. Neticede Avusturya-Macaristan veliahdı bir suikaste gitti.
Alman sarayı bunu sevinçle karşılamıştı, bir telgraf çekildi Avusturya'ya: "Tüm Dünya kamuoyu bu noktada bize hak veriyor. Git ve Sırbistan'ı bitir." Ama Avusturya-Macaristan seferberlik ilan edip hazırlıkları tamamlayana kadar kamuoyu vurulan bir arşidükten ezilen bir halka geçmişti bile. Yumruğunu masaya ilk vuran, Balkanlar'da bir Avusturya-Macaristan hegemonyasına izin veremeyecek olan Rusya oldu. Kaiser Wilhelm araya girdi, kuzeni "Nicky"ye bu savaştan uzak durmasını kardeşçe söyledi. Fakat her şey için çok geçti.
Avusturya-Macaristan geç de olsa Sırbistan'a savaş ilan etti. Rusya Avusturya-Macaristan'a, Almanya ise Rusya'ya.
Birleşik Krallık, eski düşmanı Fransa'yla belki de hiç olmadığı kadar yakın duruyor gibi. Britanya Belçika'nın korumacılığını üstlense de Hollanda'yı dışarıda bırakıyor. Cemal Paşa, Fransa'da reddedilmişti; Osmanlı'nın vaziyeti bilinmezliğe doğru giderken Duyun-u Umumiye'nin hükmü sürüyor. Kral Vittorio, Almanlarla olan paktı henüz iptal etmese de harbe katılmış da değil.
Bismarck, belki de yakın tarihin gördüğü en büyük politikacıdır. Ama onun söyleyemediğini ben ekleyeyim: Şimdi.
Avusturya-Macaristan, iki başkentle ve çok ulusla mutlu mesut yaşayabileceğini sanmakla çok büyük bir hata yapmıştı. Bu yüzyılda öyle ya da böyle tüm imparatorluklar çözülmeye mahkûm. Bir garibanın başının altından çıktı her şey, tüm umutlarının tükendiği bir anda şoförlük yerli olmayan birine verildi. Suikast planlarından vazgeçmiş Gavrilo, bir şeyler atıştırdığı lokantanın önünden doğru düzgün eskortu olmayan kraliyet aracının geçtiğini gördü. Çıktı ve vurdu, tutuklandı. Sırplar kazanırsa heykelini dikerler, Almanlar kazanırsa biter. Neticede Avusturya-Macaristan veliahdı bir suikaste gitti.
Alman sarayı bunu sevinçle karşılamıştı, bir telgraf çekildi Avusturya'ya: "Tüm Dünya kamuoyu bu noktada bize hak veriyor. Git ve Sırbistan'ı bitir." Ama Avusturya-Macaristan seferberlik ilan edip hazırlıkları tamamlayana kadar kamuoyu vurulan bir arşidükten ezilen bir halka geçmişti bile. Yumruğunu masaya ilk vuran, Balkanlar'da bir Avusturya-Macaristan hegemonyasına izin veremeyecek olan Rusya oldu. Kaiser Wilhelm araya girdi, kuzeni "Nicky"ye bu savaştan uzak durmasını kardeşçe söyledi. Fakat her şey için çok geçti.
Avusturya-Macaristan geç de olsa Sırbistan'a savaş ilan etti. Rusya Avusturya-Macaristan'a, Almanya ise Rusya'ya.
Birleşik Krallık, eski düşmanı Fransa'yla belki de hiç olmadığı kadar yakın duruyor gibi. Britanya Belçika'nın korumacılığını üstlense de Hollanda'yı dışarıda bırakıyor. Cemal Paşa, Fransa'da reddedilmişti; Osmanlı'nın vaziyeti bilinmezliğe doğru giderken Duyun-u Umumiye'nin hükmü sürüyor. Kral Vittorio, Almanlarla olan paktı henüz iptal etmese de harbe katılmış da değil.